Sosyal Medya

Makale

Hanımefendi’nin üzüntüsünü silecek bir jest: Bülent Yıldırım’dan

Ankara! Rengi gridir benim için, çünkü büyük mahkemelerin hepsi oradadır çatık kaÅŸlarıyla. ArkadaÅŸlarımın, akranlarımın hayatını, bir natürmort dayatmasıyla kapatmış, ışıklarımızı söndürmüÅŸ bir “Nick The Chopper” zihniyeti otururdu vaktiyle baÅŸkentte. 

Bana uzun yıllar sadece iki tür mektup gelmiÅŸtir Ankara’dan; ya merkezi sistemle girdiÄŸim sınav sonuçlarının veya hakkımda verilmiÅŸ cezaların yazılı olduÄŸu zabıtlar. 22 Temmuz 2007’den itibarense Ankara’dan gelen mektuplar deÄŸiÅŸti benim için... CumhurbaÅŸkanımız Abdullah Gül ve eÅŸi Hayrunnisa Gül Hanımefendi’den gelen davet mektuplarının yeri, bu yüzden apayrıdır bende.

Belki yeni nesil için çok anlamı olmayabilir, lakin ahir ömründe baÅŸörtüsü yüzünden kovulmadığı itilip kakılmadığı yer kalmamış benim gibiler için Devlet BaÅŸkanımızın huzuruna “haddi bildirilecek bir suçlu” olarak deÄŸil de, “misafir” olarak çaÄŸrılmak, bir milattır, çığırdır. Rahmetlik Aşık Veysel’e de benzeri bir davet gelmiÅŸ vakti zamanında, ne ki yamalı kasketi, eskimiÅŸ urbası, kırık sazıyla Çankaya’ya avdeti münasip görülmemiÅŸ, uygunsuz bir meczup zannedilmiÅŸ, geldiÄŸi otobüse bindirilerek köyüne geri yollanmış. Keza davet sahibi Hayrunnisa Gül Hanımefendi’ye baÅŸörtüsünden dolayı, daha birkaç yıl öncesine kadar reva görülen tavırlar da aklımızdayken... Hayrunnisa Hanım baÅŸörtüsünden dolayı üniversiteye kayıt yaptıramadığı gün, etrafları bugünkü gibi kalabalık deÄŸildi, yanında eÅŸi Abdullah Bey’den baÅŸka birkaç örtülü kız vardı. Abdullah Bey 2 Mayıs 1999 günü milletvekili Merve Kavakçı’ya yapılan linç giriÅŸiminde de Merve’nin hemen yanındaki tek adamdı. Neydi o günler? Generallerin Hayrunnisa Hanım’a sırt dönmeceleri, kahırdan çatlayarak küplere binen teyzeler, 9. Senfoniler, cumhuriyet mitingleri, protokol protestoları neler neler... Tüm bu ağır birikimler, ürkütücü usandırıcı hatıralar eÅŸliÄŸinde de düÅŸünülsün “Çankaya’nın Halka Açılışı” baÅŸlığı.

CumhurbaÅŸkanımız Abdullah Gül Beyefendiyi, yüzünden hiç eksilmeyen “gülümsemesi” ile hatırlayacağız, veda gecesinde böyle düÅŸündüm. Onu Milli GörüÅŸ Hareketi içinde tanıdık, onu çalışkanlığı ve siyasi baÅŸarıları kadar, çok ağır nice çetin ateÅŸlerin içinden birlikte geçtikleri yol arkadaÅŸlarıyla tanıdık. Ki bu sınanmış dostluÄŸun, kardeÅŸliÄŸin en önemli ismidir BaÅŸbakanımız Recep Tayyip ErdoÄŸan. Tayyip Bey’in Abdullah Bey’e en samimi ifadesidir: “KardeÅŸim”... Yolları birdir bu iki “kardeÅŸ”in, lakin mizaçları farklıdır, birisinde Hz. Hüseyin’in ÅŸaha kalkmış onurlu ÅŸecaati baskınsa, diÄŸerinde Hz. Hasan’ın barışsever, feragatçi, bitiÅŸtirici rengi hakimdir. Bunları bir gazeteci olarak deÄŸil, açtıkları zorlu yolun medyunu ÅŸükranı olan halktan birisi olarak kaleme alıyorum.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.